1
DAVA, İDEALİZM, MENSUBİYET... DURUM DEĞERLENDİRMESİ
DAVA, İDEALİZM, MENSUBİYET… DURUM DEĞERLENDİRMESİ
Zor günler geçiriyoruz. Peki, ya 20-25 yıl öncesinde böyle kuşatılsaydık?
Sadece Güzel Yurdumuz mu kuşatılan?
Balkanlar yeniden kanatılmaya gebe.. Kafkasya aynı şekilde. Ya Ortadoğu.. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki İslam Coğrafya kan içinde. Afganistan, Keşmir, Uygur…
Şimdi sözde İslamcı Terör örgütleri tarafından tehdit ediliyor coğrafyamız. Ölenler
Ahmed, Mehmed, Zeynep, Fatıma vd. Öldürenler mi? Maalesef onlarda aynı isimleri taşıyor. En kötüsü de çevremizdeki kan ülkemizi doğrudan ilgilendiriyor ve tehdit ediyor. Peki, bize düşen nedir?
Ülkemde genel manada bir Milli Damar var, bir de İşbirlikçi Damar. İhanet damar ve
yapılanmalarını saymıyorum bile. Maalesef ihanetin doğrudan bir parçası olmasa da İşbirlikçi Damar çoğunlukla hain ve
terörist damarla işbirliği yapıyor. Ya Milli Duruşlar?
Milli Duruşlar yıllarca bir araya gelemedi. İçlerinden bazen İslamcı hassasiyet, bazen
Milliyetçi hassasiyet bazen de Irkçılık ve Mikromilliyetçilik belası ile kan kaybedişler oldu. En
büyük yıkım ise FETÖ’nün çaldığı enerji ve insan potansiyeli ile yaşandı. Hamdolsun ki; davamız var, sevdamız var.. Derdimiz var. Derdimiz, Müslüman Milletimizin güçlü, bayındır ve tekvucut geleceğe yürümesi. Tüm Türk Dünyası’nı ve İslam Âlemi’ni bir araya getirmek. Dünyada etkin kılmak. Sonrasında dünyanın tüm mazlumlarının ümidi olmak. Bunu yaparken de toplumun “Ahlak
ve maneviyatını” yüceltmek. Geçmişine ve değerlerine bağlı, iman ve töresini bilen nesiller
yetiştirip kıyamete kadar “İ’lay-ı Kelimetullah’ı Kızıl Elma’mız olarak hep Milli Ufuklarda
görüp yürümek.. Rahmetli Babaannem insanımız konu olunca; “-Aman, evladım, Kim Türk, kim Kürt, kim Çerkez, Arap, Muhacir… Hepimiz Müslüman değil miyiz?” derdi. Yıllar sonra
Kazakistan’da bir babaanne aynı cümleyi kurdu; “Yavrum, kim Kazak, kim Özbek, kim Tatar?
Hepimiz Müslüman değil miyiz?” Adriyatik’ten Çin Seddi’ne Müslüman toplulukların
“Araplar ve Acemler hariç” ortak adı olmuş Türk… Arap ve Acem’i dışlama adına yazmadım
bunları. İslam ise kardeş. Milletimizi ifade etme adına yazdım. EĞER GELECEK TASAVVURUMUZ AYNI İSE, DERTLERİMİZ VE SEVDALARIMIZ BİR
İSE, NEDEN MİKROMİLLİYETÇİLİK BİZİ BÖLER? NEDEN MEZHEP, MEŞREP, CEMAAT, TARİKAT YAPILARI BİZİ BÖLER? NEDEN İÇİNDE YETİŞTİĞİMİZ SİYASİ OKULLAR BİZİ BİR
ARAYA GETİRMEZ?
Etnik kökenimiz ne olursa olsun, sınırlarımızın ötesinde Türk, Kürt, Çerkez, Boşnak vs. demiyorlar bize, TÜRK diyorlar. Bu neden sorun olsun? Geçmişin ayıpları “Ne mutlu Türküm
diyene!” sözünü baskı ve kamçı yapıp kafamıza vuranların kendileri Türklük ile kavgalı
değiller miydi?
Düşünün! Milletimizin geçmişini aşağıla, İmanına düşman ol, töre ve geleneklerini yok
et, eğitim sistemi ile evladını yabancılaştır ve soysuzlaştır. Sonra da “Ne mutlu Türküm
diyene!” diyerek bizim kafamıza vur. Hangi Türk? Oğuz Kağan, Bilge Kağan, Hoca Ahmed
Yesevi Atam, Alparslan, Selahaddin Eyyübi, Osman Gazi, Fatih, Yavuz, Yunus Emre, Hacı
Bektaş, Gaspıralı İsmail, Abdulhamid Han gibiyse o Türk eyvallah.. Ama yaratılmak istenen
Türk küfredip reddeden!.. Bizi değerlerimizle bir araya getiren ecdadın yolundan gideceğiz. “Ben Kürt’üm.” demesi bir kardeşimin helal ve meşrudur. Bölücülük ve fitnedir haram olan. Ancak Türk
Milleti, fedakârlığı ile bu toprağın dirilişine vesile olmuştur. Bu manada da hakkı
yenilmemelidir, bilakis teslim edilmelidir. Mezhep, tarikat, cemaat vs. sosyal manada, İslami hassasiyetlerin ayrışma, fitne ve
devlette kadrolaşmaya kaynaklık etmesi en başta İslam’ın ne düsturuna ne de vicdanına
yakışmayan bir durumdur. İttihad-ı İslam emrini zedeleyen sözde İslami hassasiyet mi olur?
Olsa olsa menfaat kavgasıdır onun adı. Özellikle FETÖ darbe girişimi bize bu tarz
kadrolaşmaların güzel ülkemizi getirdiği noktayı göstermiştir. Kimse kusura bakmasın. Devlet artık hiçbir guruba “Sütten çıkmış ak kaşık” muamelesi yapıp kontrolü elden
bırakamaz. Kadrolaşmaya izin veremez. Mezhebi ve cemaat tabanlı kadrolaşma suçtur, haramdır. Aynı şekilde DEAŞ, El-kaide vs. terör örgütleri.. Özellikle kamu kurumlarında
cemaatçilik yapan herkesin altında ihanet aradığımı alenen ifade ediyorum. “Kimsiniz siz
devleti arpalığınız görecek kadar aşağılık?” Özellikle de devlet adına yardım ve vakıf faaliyeti
yapan kurumlarda yapılaşmaya gidip “Benim adamım.” zihniyeti ile hareket edenlere lanet
ediyorum. Hani size emredilen adalet, hani liyakat ve ehliyet?
Gelelim siyasi ekollerimize. Akıncılar, Ülkücüler, Milli Görüşçüler, Mücadeleciler vb. Siyasi partileriniz olsun. Gençlik örgütleriniz olsun. Ancak ülkemizin ve milletimizin
hedeflerine ulaşabilmesi için bir araya gelin Milletimize ve birbirinize sahip olun. Devlette
siyasi kadrolaşma yerine adalet, liyakat, ehliyet ve emniyet esaslı kadrolar oluşturun. Ne saçma bir sorudur; “Önce Türk müsün, önce Müslüman mı?” sorusu.. Bu cehalet
akan soru bile bizi bölüyor. Böyle bir toplumsal ahmaklık olur mu?
Türk ve Müslüman birbirinin karşısında değerler midir?
İslam evrenseldir. Tüm insanlığın ötesinde akıl, şuur, muhakeme ve idrak taşıyan tüm
canlıları bir araya getirir. Bilin ki yeryüzündeki kavganızın tarafıdır Cinler ve Melekler.. Başka
bilmediğimiz akıl ve idrak sahibi canlılar. Türk ise, Allah’ın kavim kavim yaratmasındaki hikmetin sonucu yeryüzündeki
Milletlerden birinin adıdır. İslamlık ve Türklük.. Ne biri diğerinin alternatifidir ne de düşmanı. Hamdolsun ki Türk Milleti İslam ile şereflendiğinden bu güne İslam Orduları’nda askerdir, sancaktardır, komutandır. Halifedir. Ancak özellikle Rusya Federasyonu’nda Müslüman olmayan Türk Toplulukları da vardır. Türkiye gerek siyasal güç gerek tebliğ ve irşad etme
kaygısı ile bu topluluklara da yakın durmak zorundadır. Bu gün Rusya Savunma Bakanı ve
genel Kurmay Başkanı Türk Kökenlidir. Bunlar da Türklük Şuuru ve mensubiyeti
oluşturulabilse kötü mü olur? Aynı şekilde yeni Macar Milliyetçi Hareketi, dini ayrılığı aşmak
üzeredir. Bize müzahir ve dost Macaristan’ı keşke ecdad o topraklara gittiğinde cizye derdi
yerine siyasi hesaplarla bizim bir parçamız haline getirebilseydi! Şimdi biz bunu yapabiliriz. İslam Âlemi ise bizim din kardeşimizdir. Dünya kardeşliğinin üzerindedir İman kardeşliği. Bir Dava Adamı, ben yapacağım derdinde olmaz. O binanın yükselmesine bakar. Bir
taş, bir taş daha.. O yapılmasını istediği bina yükseldikçe hamd eder. O binanın sağlamlığı, ebediliği için mücadele eder. Binayı yükselten herkesi kardeş bilir. Binadaki ufak farklılıkları
teklif eder. Ama yapılanı yıkmak, yapılana düşmanlık, yapan bizden değil diye gıybet ve iftira
etmek, “pire için yorgan yakmak” ihanet derecesinde bir gaflet değil de nedir?
Peki, neden bir olamıyoruz? Bakın Batı’ya. 2. Dünya Savaşı’nda taş üstünde taş
kalmayan Avrupa, konu İslam ve Türk Milleti olunca nasıl bir araya gelip 1500 yıllık kutsal
Haçlı ittifakını oluşturuyorlar. Biz bu iğrenç ittifakı özellikle işbirlikçilere göstermeliyiz. Batı
bize sömürgelerine yaptığı muameleyi yaptı 150 yıldır. Devletimiz “DUR!” diyecek stratejik
dengeye ulaşmıştır. Şimdi “VATAN, MİLLET, DİN ve DEVLET” diyen tüm yerli ve Milli Unsurlar
bir araya gelmelidir. Yeni Türkiye, Bizim Türkiye’miz için birlik zamanıdır.
1