Dönemin kolluk kuvvetlerinden bir tanesi anlatıyor:
"Karakol amiri emir verdi:
- "Türkeş gelecekmiş, gidin güvenlik önlemlerini alın, taşkınlık olsun istemiyorum."
Üç ekip arabasıyla çıktık, yola koyulduk. Türkeş'in geleceği yere vardığımızda mahşeri bir kalabalık vardı. Öteden Türkeş'in arabası görüldü. Onu sevenler, öylesi muntazam bir hal aldılar ki; ip gibi dizildi hepsi, bir koridor açtılar. Türkeş geldi, arabadan indi. El öpen kenara geçiyor, arkasındakine yer veriyordu. Yanına dahi yaklaşamadık.
Muazzam bir şekilde ilerliyordu kalabalık, düğmesi ilikli olmayan bir tek kişiyi bulamadık o gün. Türkeş teşkilatın kapısının önüne geldi, geriye döndü. Kulakları çınlatan bir slogan vardı ortamda, bir elini havaya kaldırdı ve seslendi:
"EVLATLARIM!"
Bıçak gibi kesildi ses, donup kaldı herkes.
İşte ben o gün anladım ki; Türkeş bu memleketin değerli bir büyüğü, sözü dinlenen bir lider. Onu sevenler, ona gönül verenler; uğruna canlarını feda etmekten asla geri durmaz.
Türkeş, gerçekten bir Başbuğ."