Başarılı bir sunum ve etkili bir iletişim için ruh hali ve ruh yönetimi çok önemlidir.
Ruh halinin durumu, düşüncelerle yakından ilişkilidir. Bir önceki yazımızda belirttiğimiz NLP yöntemimizde de düşünce yapısının konuşma üzerindeki etkisini dile getirmiştik! Hayatta başarılı olmanın kökeninde ruhsal durumumuz yatıyorken konuşma becerisinde ne denli önemli etkiye sahip olduğunu yadsıyamayız elbette.
Ruh hali devingen yaşam içinde sürekli olarak değişime açıktır.
Eşimizle olan tartışmamız, iş yerindeki sorunlarımız, maddi sıkıntılarımız, ödeyemediğimiz faturalar veya trafikteki bir maganda ruh halimizde düşüşlere neden olur. Bu ise düşüncelerimizde başkalaşımlar olduğunun göstergesidir. Önemli olan ruh halimizdeki değişimler değil, onlarla baş edebilmek gücüdür. Çünkü hiç kimse mutsuz, üzgün ve çökmüş bir ruh haliyle başarıya ulaşamaz.
Diyelim ki patronumuzla önemli bir konuşma gerçekleştireceğiz veya topluluk önünde yapmamız gereken bir sunum/konuşma var. Eğer ruh halimiz yani düşüncelerimiz kontrol altına alınmamışsa düşük bir mod konuşmamızı başarısız kılacaktır.
Her ne olursa olsun umursamayalım demiyorum. Nihayetinde insanız ve herkes gamsızlık peteğinden de bal yemiş değildir. Ama düşünceleri yönlendirmek, olumlama yapmak, en azından sunum ya da konuşma öncesi öteleme tekniğini uygulamak imkânsız değildir.
***
Öte yandan ruh halinin fizyolojik problemler yaratacağını da unutmayalım!
Çünkü ruh hali, jest ve mimiklerinizi de etkiler. Hitabet başlığımızda açıkça değinmiştik: Etkili iletişimin olmazsa olmazlarından biri de jest ve mimiği (doğru) kullanmaktır. Konuşacağınız kişilerin karşısında dimdik kendinden emin bir duruş sergilemek, amaca giden yoldaki sıkı arkadaşımızdır. Ancak olan biteni yönetemezsek fiziksel olarak da güvensiz bir dış görünüşe sahip oluruz. Bu da başarısız olmamız anlamına gelir.
Bizler toplumsal farklıklarız. Düşük ruh halimizin olumsuz yansıması karşımızdaki insanları da etkiyecektir. Kamburu çıkmış omuzları düşmüş, yüzü mat ve negatif elektrik saçan, soluğu çıkmayan bir insanı kim neden dinlesin? Velev ki dinledi, kim nasıl etkilensin?
Şimdi yapmamız gereken şeylere gelince! Konuşma öncesi aynanın karşısına geçeceğiz. Hiçbir şeyin sonsuz olmadığını düşünüp, her derdin çözümlenebilir olduğuna inanacağız. Keyif alacak başka hususlara yöneleceğiz.
İyi bir film izleyecek, sevdiklerimizle vakit geçirecek, mutlu anılarımızı hatta konuşmamız sonrası alabileceğimiz tebrikleri hayal edeceğiz! Üzerimizdeki negatif havayı dağıtacak her ne varsa çekinmeden ondan yararlanacağız…
Aklımızı gevşetmemiz demek omzumuzu gevşetmemiz demektir. Bir olumsuzun başka olumsuzluklar yaratmasına mâni olmak bizim elimizde! Başarılı bir konuşma/sunum için tüm şartların uygun olmasını her şeyin yolunda gitmesini bekleyemeyiz öyle değil mi?
Zaten büyük bir konuşmacının hayatı ve sıkıntıları kontrol altına alması beklenir. Zira iyi bir konuşmacı aynı zamanda bir bilgedir de. Öyleyse bilgeliğe yaraşır davranalım ve başarımızın önüne hiçbir duygu durumu geçirmeyelim. Yalnızca görevimize odaklanalım. Sonrasında gerekiyorsa sorunlarımıza odaklanabiliriz. Meseleleri pay etmeyi öğrenelim, ona hak ettiğinden fazla zaman ayırmayalım.
Konuşmamızın provasına, gelişimine, kendimize, güzel günlere ve başarılara odaklanalım…
Murat Çelik